FUKAHA-İ KİRAMIN NAKİLLERİNİN

HULASASI VE BA’ZI İZAHAT

 

İBNİ ABİDİN’İN NETİCESİ

 

         (İbni Abidin) de bu mesele bilmuhakeme güzel bir neticeye bağlanmıştı. Meselenin daha ziyade açıklanması için bu muhakemenin kısaltılarak buraya yazılması münasip görülmüştür:

         (Tenvirülabsar) ve şerhi (Durru Muhtar) kitablarında kıraatin sünnet miktarı: Yolculuk halinde, gerek acele zamanda olsun, gerek emniyet halinde olsun; her rekatta: Fatihadan sonra istediği surelerden birer sure okumaktır. Eğer yolcu degil ise; Gerek imam olsun ve gerek yalnız kılan adam olsun, her rekatta: tam sure okumak suretiyle, sabah ve öğle  namazlarında Mufassal’ın uzunlarından, ikindi ve yatsı namazlarında Mufassal’ın ortalarından, ve akşam namazında Mufassal’ın kısalarından okumaktır. (34) (Durru Muhta, İbni Abidin Hamişi, C.1, S. 398 Okuma bahsi) Sözünün üzerine (ibni Abidin) de; evet her rekatta okunacak olan tam sureler Mufassal’ın uzunlarından, ortalarından, kısalarından olacaktır diye bir de kendisi tekid ettikten sonra muhakemeye başlamıştır:

         Diyor ki: (Bu sözde ayetler sayısı itibar edilmiyerek yalnız (Mufassal) tabir olunan şurelerden her vakit için tayin buyurulan sureleri okumak sünnet olduğu beyan edilmiştir. (Nehr) ve (Bahr) kitaplarında ise: Mufassal’dan okumak sünnet olduğu gibi, ayetleri sayısını itibar etmek, ona da riayet etmek , o da ayrı bir sünnettir, yani hem Mufassal’dan okunacak, hem de rivayetlerde vaki olan ayetlere adetçe de riayet edilecektir, diyip ayetler adedi hakkındaki sözleri hikaye etmeğe başlamıştır:

         (Cami-i Sagir) de: Sabah namazında her iki rekatta fatihalardan başka kırk yahut elli ayet okumaktır, diyor. (Asıl) kitabında: Yalnız kırk ayet okumaktır, diyor. (Mücerret) kitabında: Altmış ile yüz ayet arasında okumaktır ve bunların hepsi Aleyhisselatü Vesselam Efendimizin fiiliyle sabittir, diyor. (Kadihan) ın (Cami) şerhinde; ikindi ve yatsı namazlarının her iki rekatında on beş ayet okur, diyor. (Hülasa) kitabı da böyle söylüyor. (Muhit) ve diğer bazı kitaplarda da yirmi ayet okur ve akşam namazında her rekatta beş ayet okur, diyor.

         Şimdi söz iki türlü oldu: Biri ayetler sayısı itibar edilmiyerek yalnız Mufassal tabir olunan sureleri  okumak sünnet, hem de bu surelerin içinde ayetler sayısına riayet etmek, o da sünnettir, yani: Mufassal’ın içinden ayetleri bu sayılara denk gelen sureleri okumak sünnettir. Evvelkini, yani yalnız Mufassal’ı okumak sünnet olduğunu; (Kuduri), (Kenz), (Mecma), ( Vikaye), (Nıkaye) ve bunun emsali birçok muteber metinler almışlar ve sünnet olan yalnız budur, demişlerdir. Ayetler adedini itibar etmek sözü bu metinlere muhaliftir. Bu iki türlü dini itibar etmek sözü bu metinlere muhaliftir. Bu iki türlü             

Mümkün olsa da toplansa daha iyi olundu, lakin toplamak mümkün değildir. Çünkü  Mufassal                                              okunduğundan ayetlerin sayısı, rivayetlerde vaki olan sayılardan eksik veya ziyade olsa, buna kıraatin sünnet mikdarı okundu mu, denecek, yoksa okunmadımı denecek. (Mufassal)’ı okumak sünnettir, dendiğine göre sünnet yerini buldu, ayetlerin sayısına riayet de beraber sünnettir dendiğine göre, sünnüt yerini bulmuş olmadı. Mesela sabah namazında Mufassal’ın uzunlarından (Errahman) ve Elvakıa) gibi ayetler sayısı yüzden ziyade olan iki sure okunsa metinlerin dediğine göre, (Mufassal)ın uzunlarından tam iki sure okunmuş olduğundan sünnete riayet edilmiş olur.  Fakat ayetler sayısına riayet edilmemiş olduğundan sünnete riayet edilmiş olmaz. Ayetlerin sayısı yüze vardığında sureyi tamamlamadan bırakılıverecek olursa o zaman ayetler sayısına riayet edilmiş olur. Ama bu defa tam sure okunmak sünnet idi, o sünnet terk edilmiş olur. Eğer (Mufassal) ın içinden rivayet edilen sayılara denk gelecek sureleri bulup her zaman onlar okunacak olursa o zaman toplanmış olur, ama bu defa da Mufassal’ın içinden böyle denk gelmeyen sure                                demek ve onları okumamak lazım gelecek.              Mufassal’ın hepsi sünnet olduğu......

         Hasılı bu iki türlü rivayetin ikisine de sünnet demek, ikisiyle de amel etmek mümkün değildir. Birine sünnet dense, öbürü kalacak, biriyle amel edilse, öbürü  bırakılacak; başka çare yoktur. İşte bu mecburiyet karşısında kalan ulema, Hazreti Ömer Efendimizin, Ebu Musa elaşari Hazretlerine yazmış olduğu mektubuyla; yalnız (Mufassal) tabir olunan sureleri okumak sünnet olduğu rivayetini daha kuvvetli buldular. Diğer rivayete, bunu tercih ettiler. Yani; sünnet olan (Ayetler sayısı) itibari değil, (Yalnız (Mufassal) tabir olunun sureleri okumaktan ibarettir, dediler ve (Mültaka) metni de bu sözü teyit etmektedir. (Mülteka) evvela, sabah namazında kırk yahut elli ayet okumak sünnettir, dedi. Ondan sonra da ulema, Mufassal’ın okunmasını istihsan ettiler, yani: Bu hususta varid olan bir esere binaen bu rivayeti diğer rivayetin üzerine tercih ettiler, demiş idi. (Kafi) kitabında: Hazreti Ömer Efendimizin bu sözü ayniyle Aleyhisselatü Vesselam Efendimiz Hazretlerinden rivayet olunmuş gibidir. Zira okunması matlup olan miktarı kat’i surette bilmek ancak böyle işitmekle olur, dedi, diyor. (43) (İbni Abidin C.1, S.398 Okumanın Sünnetleri bahsi)  İşte (ibni Abidin) in muhakemesi burada bitti.